Geçmiş gibi görünüp de aslında hiç geçmeyen, kalın demir parmaklıklı, soğuk günlerden birinde hapsoldum yine. Bilirsiniz işte öyle günleri.
Yaşıyor muyum acaba? diye düşünür, bazı günler ölmüşlüğüne inanırsın yana yakına. İşte yine onlardan birini hiç ediyor yine saatin acımasız tik-takları...
Merak ediyorum. Acaba gerçekten nefes alıyor muyum?
Tik-tak... Tik-tak... Yine zaman geçmiyor sensiz bak...
Üşüyorum ve hiçbir battaniye ısıtamıyor beni, bana inat. Düşünemiyor, konuşamıyorum. Saatler yine hiç ediyor bizi bak...
Tik-tak.. Tik-tak..
Nefes alamıyorum yine bak. Ve hiçbir güneş ısıtamıyorum beni, senin gözlerine inat...
Masumiyetini Kaybetmiş Oyuncak
25 Ocak 2014 Cumartesi
23 Aralık 2013 Pazartesi
Masumiyetini Kaybetmiş Oyuncak
Baksana nasıl da yağıyor yağmur. Sanki asla ağlamayı
bırakmayacak gök kubbede ki o masumiyetini kaybetmiş bulutlar. Öyle bir bakıyor
ki yüzüme ay, sanki;
“Nerede o güvendiğin, sevdiğin adam?” dercesine.
Baksana sincaplar nasıl da kaçışıyor inlerine. Yazık belli
ki korkmuş yavrucaklar.
Öyle bir gelmiyorsun ki yüreğime sanki yok atıyor bu
masumiyetini kaybetmiş oyuncak.
Ve öyle bir sevmiyorsun ki beni, bulutlar, sincaplar,
kurtçuklar ve hatta saatler bile ağlıyor benim kederime…
Sen Bile Değilsin...
Gerçekten oturmuştum. İlk defa o gece, sadece biz vardık.
Ben, en sevdiğim mumun sıcaklığı ve sen. Sen dediysem bakma, gerçek sen değildi
benimle sabahlara kadar en sevdiğim mumun ışıltısında oturup, sabahlara kadar
hiçi bir şey söylemeden gözlerimin içine bakan…
Sen değilsin işte sevdiğim. Bana hiç öyle bakma…
Geceleri hayalini kurduğum bu, sen değilsin. Ağlamaya
başladığımda beni omzuna yatırıp, saçlarımı okşayan bu, sen değilsin.
Ne zaman kelimelerden ırak kalsam gözlerime anlayışla
sarılan bu, sen değilsin.
Bu, sadece senin hayalin be sevgilim. Sen aslında, sen bile
değilsin…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)